Sağlıklı yaşamak elbette ki herkes için çok önemli bir mevzu. Sağlığımızı etkileyen en büyük faktörlerden biri ise besinler ve besinleri alma şekillerimizdir. Sağlıklı beslenme denince akla ilk gelen temel gıdaların kişinin ihtiyacı kadar tüketmesidir. Birey günlük olarak ihtiyaç duyduğu enerji miktarını besinler aracılığı ile alınır. Vücut karbonhidrat, protein, yağ ve vitaminleri her türlü besinden alarak enerjiye dönüştürür. Hayatlarımızın ana konusu olan beslenmenin bir endüstrisi var elbette. Beslenme endüstri dediğimiz endüstri tüketilen gıdanın üretimi, işlenmesi, hazırlanması, paketlenmesi, muhafazası ve dağıtımını içerir. Bu ürünlerin satış aşamasında işletmeler tıpkı diğer sektör işletmeleri gibi daha fazla kar elde etmek için çeşitli satış stratejileri geliştirirler. Son dönemlerde insanların sağlıklı yaşam tarzına yönelmesiyle, Ayurvedik beslenme, sezgisel beslenme, bitkisel beslenme, glutensiz beslenme, paleo diyeti, ketojenik diyet gibi pek çok beslenme trendleri ve moda diyetler ortaya çıkmıştır. Bu popüler beslenme şekilleri daha fazla gelir elde etmek isteyen işletmelerin görüş alanına çoktan girmiş ve bu beslenme şekillerine göre müşteri kazanmak adına çeşitli satış taktikleri geliştirmişlerdir. Küreselleşen dünyada artık organik beslenmek ve besinlerimize birinci elden ulaşmak zorlaştığı için marketlerden temin etmek zorundayız. Bu noktada sağlıklı beslenmeye önem veren insanlar bu yönde yapılan reklamlara yönelerek popüler beslenme trendlerine kapılmış durumda. Son dönemlerde popülerleşen bazı beslenme trendlerinin sağlıklı olup olmadığı tartışma konusu, biz de bir kaçını inceleyelim.
Vegan Diyeti: Sağlık ya da Moda?
Veganlık, her şeyden önce hayvanların herhangi bir alanda kullanılmasına karşı olan ve bunun için hiçbir hayvansal ürünü kullanmayan bir felsefe ve yaşam şeklidir. Dolayısıyla hayvanların yeme ve içme alanında tüketilmemesi de dahil. Hala her beslenme şekli gibi vegan diyetinin de sağlıklı olup olmadığı tartışması bitmek bilmeyen bir konudur. En büyük soru ise belirli vitaminlerin ve minerallerin sadece bitkilerden, tahıllardan, meyve ve sebzelerden nasıl alınacağıdır. Hiçbir hayvansal gıda tüketmeyen veganlar, meyve sebze, kuru baklagiller ve tahıl ürünleri tükettiklerinden B12, D vitamini, kalsiyum, çinko, iyot gibi vitamin ve minerallerin alınamadığı düşünülür ve dolayısıyla sağlıksız nitelendirilir fakat dengeli bir bitkisel beslenme ile B12 dışında tüm vitaminler ve mineraller alınabilir. Bu açıdan bakıldığında kalıplaşmış yeme alışkanlıkları dışında da sağlıklı olunabilir.
Peki, vegan beslenme bir moda mı? Son dönemlerde veganlık oldukça söz edilir hale geldiği için moda olarak nitelendirilebilir fakat hayvanların her alanda sömürülmesi ve kullanılması oldukça fazla olduğundan buna direnmek fazla özveri gerektirebilir. Bunu gerçekleştirebilmek için güçlü bir motivasyona gerek vardır. Eğer kişi sadece farklı olmak ve dikkat çekmek adına bu modaya uyuyorsa muhtemelen kısa bir süre sonra çoğunluğa uymanın daha kolay olduğunu düşünerek bunun peşini bırakacaktır. Moda dediğimiz şey dönemlik heveslerdir ve geçip gider bununla beraber motivasyonu hayvanları korumak olan kişiler yoluna devam edecektir. Bunun yanı sıra bu modaya markalar da ayak uydurarak vegan etiketi ile piyasaya ürünler sürerek bu popüler beslenme şeklinden payını almış durumda.
Glutensiz Beslenme: Gerçekten Gerekli mi?
Gluten buğday, çavdar, arpa ve yulaf gibi tahıllarda bulunan bir çeşit proteindir. Glutensiz beslenme, gluten intoleransı olanlar ve çölyak hastalığı olanlar için mecburi bir diyettir. Yine son dönemlerde sıkça duyduğumuz glutensiz beslenme, buna ihtiyacı olamayan kişiler tarafından uygulandığında sağlık açısından faydalı olmak yerine zararlı olabilir. Çölyak hastası olmayan veya gluten intoleransı olmayanlar dışında kilo vermek için gıdalarından gluteni çıkaranlar olabiliyor fakat Harvard Tıp Fakültesi, yapılan beslenme araştırmaları ile bu kişilerin tip 2 diyabet ve kalp hastalıkları açısından risk altında olduğunu açıklanmıştır. Ayrıca uzun süre glutensiz beslenme bağırsaklarda denge bozukluğuna neden olmaktadır. Glutensiz beslenme adı altında pazarlanan ürünler tamamen ayrı bir gelir kapısı oluşturmak için geliştirilen bir takım stratejidir. Sonuç olarak çölyak hastaları ve intoleransı olan kişiler dışında uzun süreli glutensiz beslenme gerekli değil aksine zararlıdır.
Paleo Diyeti: Doğal Beslenmenin Ötesinde mi?
Bugünlerde doğal beslenme denince akla, dalından koparılan meyve, sebzeler ve katkı maddesi içermeyen yiyecekler tüketmek gelir. Paleo diyeti ise bunun ötesinde olup insanların, atalarımızın beslenme tarzına uygun şekilde beslenmelerini savunan bir diyet şeklidir.
İlk çağ diyeti de denilen paleo diyeti doğal yaşama geri dönmek, ilk çağ insanlarının beslendiği şekliyle beslenmek anlamına gelir. Paleo diyetinde modern işlenmiş gıdaları ve tahılları tüketmeyi reddeder, Avcı-toplayıcı dönemde yaşayan insanların yedikleri yiyecekleri taklit etmeye çalır. Paleo diyetinde, et, balık, yumurta, sebze ve meyve, kabuklu yemişler, tohumlar ve sağlıklı yağlar gibi doğal yiyecekler tüketilir. İşlenmiş gıdalar, tahıllar, baklagiller, süt ürünleri ve şekerli yiyecekler gibi paketlenmiş ve modern yiyecekler tüketilmez. İşlenmiş gıdalar, tuz, doymuş yağ ve aşırı şeker içeren modern beslenme alışkanlıklarının aksine, doğal yiyeceklerin tüketilmesi açısından sağlıklı sayılabilecek bir diyet olabilir.
Ketojenik Diyet: Sağlıklı mı Yoksa Riskli mi?
Ketojenik diyet, çok sınırlı karbonhidrat alımı ve yüksek yağ içeriğine sahip bir diyettir. Vücut, enerji için karbonhidratlar yerine yağları yaktığı ketoz adı verilen metabolik bir duruma girer. Standart, döngüsel, hedeflenmiş ve yüksek protein içeren farklı ketojenik diyet türleri vardır. Bu diyetin faydaları arasında insülin ve kan şekeri seviyelerini dengelemek, kilo vermeye yardımcı olmak, açlığı azaltmak ve potansiyel olarak Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların ilerlemesini yavaşlatmak yer alır. Bununla birlikte, bu diyetin keto gribi, kabızlık ve besin eksiklikleri gibi bazı yan etkileri ve riskleri de vardır. Bu diyette kaçınılması gereken yiyecekler arasında şekerli yiyecekler, tahıllar, meyveler, baklagiller ve nişastalı sebzeler bulunur. Tüketilecek yiyecekler arasında et, yağlı balık, yumurta, peynir, sağlıklı yağlar, düşük karbonhidratlı sebzeler ve bazı baharatlar ve kuruyemişler bulunur. Başarılı bir ketojenik diyet için protein, karbonhidrat ve yağ alımı için doğru bir beslenme programı yapılmalıdır.
İçecek Detoksu: Vücudunuza Gerçekten İyi mi?
İnsanların ihtiyacı olan günlük kalori ve besin değerlerini katı gıdalardan almak yerine sadece içeceklerden almak pek mantıklı olmamakla beraber buna dair bir bilimsel kanıt da bulunmamaktadır. Kilo vermek ve ödem atmak adına yapılan içecek detoksları, bu konuda hassasiyeti olan kişiler için hazırlanmış bir oyun olarak görülebilir. Mucizevi içecek başlıklarıyla pazarlanan sebze ve meyvelerle hazırlanan sıvı içecek fazla tüketildiği takdirde vücuda zarar vermektedir. Diyetisyen tavsiyeleri eşliğinde ara ara uygulanmak şartı ile ödem atmaya yardımcı olabilir fakat sürekli kullanımda kansızlık ciltte kuruma, halsizlik, kemiklerde erime, güçten düşme, saç dökülmesi gibi etkileri vardır.
Protein Tozu ve Takviyeleri: Faydalı mı Yoksa Gereksiz mi?
Protein tozu hayvansal veya bitkisel proteinlerin toz haline getirilerek elde edilen bir tür takviyedir. Yapay besin olarak adlandırılan bu takviyeler tatlandırıcı, şeker ve kıvam adlandırıcılar içerir. Aslında Protein tozları, büyük süt ve süt ürünleri firmaları sütü peynire dönüştürdüğü esnada ortaya çıkan whey’in yasal yollarla yok edilemeyeceğini bildiği için bunu ayrı bir gelir kapısı oluşturmasıyla başlamasıyla ortaya çıkmıştır. Bunu da en çok proteine ihtiyaç duyan sporculara pazarlayarak büyük bir gelir elde etmiş durumdalar. Spor yapanların proteine daha fazla ihtiyaç duyduğu doğrudur. Dışarıdan almamız gereken amino asitleri içermesiyle kaslarımız için faydalı gözükse de abartıldığında beden sağlığımız için zararlıdır.
Melisa Yıldırım