Hayatınızı Değiştirebilecek Kararlarınızın Arkasındaki Bilinmeyen Gerçekler
Ani ya da düşünerek, kolay ya da zor, fark ederek veya etmeyerek, hayatımız boyunca birçok karar alırız. Peki bu kararları alırken etkilendiğimiz durumlar hangileridir? Etkilendiğimizi bildiğimiz ve istediğimiz kadar, biz hiç bilmeden kararlarımızı etkileyen faktörler de var mıdır?
Kararlarınızı Etkileyen En Büyük Faktörler: Duygusal Etkiler ve Sosyal Baskılar
Duygularımız, karar alma sürecimizde bizi etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Günlük hayatınızda yaşadığınız basit olayları düşünün, yükseklik korkunuz varsa, bir rezidansın en üst katında ev almayı tercih etmeyebilirsiniz. O gün bir olaya sinirlendiyseniz, gün içinde daha düşünülmemiş ve ani kararlar vermiş olma olasılığınız artar. Bunlar gibi, sevinç, üzüntü, stres, sevgi ve birçok duygusal faktörler karar almamızda büyük oranda etkilidir.
Kararlarımızı şekillendiren unsurlar yalnızca duygularımızla sınırlı değildir. Ekonomik kaygılar, siyasi etkiler, kişisel değerler gibi unsurlar da kararlarımızda etkili olabilir. Siyasi faktörler hayatımıza doğrudan etkili olacağı gibi, verilen ekonomik kararlarla alım gücümüz ve hatta psikolojimizde dolaylı sonuçlarını hissettiğimizi söylemek mümkün. Keza kişisel düşüncelerimiz, dünyaya bakış açımız ve ahlaki değerlerimiz de hayattan beklentilerimize, kararlarımıza gerekçe olarak karşımıza çıkabilirler.
Kararlarınızı Etkileyen Faktörleri Yenmek: Kendinize Güvenin
Çevresel etkileri istediğimiz kadar göz ardı etmeye çalışsak da, bunlar da hayatımızın bir parçası ve dolayısıyla iş yine kendimize düşüyor. Kararlarımızdan emin olmak, karar alma becerilerimizi güçlendirmek için kendimizce bazı plan ve stratejiler geliştirerek kararlılığımızı arttırabiliriz. Seçeceğimiz bazı motivasyon kaynakları, kişisel değerlerimizi bize hatırlatıp, herkesin kendi doğrusu olduğu konusunda bizi ikna ederek özgüvenimizi kazanmamıza yardımcı olabilir. Bu, aklımızda belirlediğimiz bir kısayol gibidir. Bir anı, size güç veren bir kişi veya o gün kendinize ayıracağınız bir saati düşünmek kendimize güvenimizi ve kararlarımızın arkasında durmamızı destekleyebilir.
Ash Deneyi, sosyal baskı altında bireyin kararlarının değişimi konusunda yapılmış önemli bir deneydir. Bu deneyde, katılımcılara cevabı bariz belli olan bir soru yöneltip, çoğunluğun cevabına göre denek kişinin cevabının değişip değişmeyeceği test ediliyor. Tahmin edeceğiniz gibi, kararından başta emin olan denek, psikolojik stres altında kalarak, çoğunluğun cevabına uyumlu olacak şekilde cevaplarını değiştirmeye başlıyor. Böyle bir durumda dışarıdan bir izleyici olarak doğru cevabın değişmediğini görebiliyoruz. Ancak günlük hayatımızda bunun ne kadar farkındayız?
Kararlarınızı Zorlaştıran Faktörler: Nasıl Aşabilirsiniz?
Karar vermemizi zorlaştıran faktörlerden bazılarının sosyal baskılar olduğundan bahsetmiştik. Peki bu konuda ne yapabiliriz? Kendimize güvenebilmek ve grup düşünme paradoksunu aşabilmek için karar alma ipuçları var mıdır?
Karar süreci aslında düşündükçe daha da karmaşık hale gelebilir. Bir amaç belirlemek, bu amaç ile ilgili araştırmalar yaparak alana olabildiğince hakim olmak, seçenekleri belirlemek ve bu seçeneklerin fayda analizini yapmak doğru karar alma konusunda oldukça faydalı olabilecek bazı ipuçlarıdır. Bilinçli karar verme, her şeyden önemlisi edindiğimiz doğru bilgilerle mümkün olabilir. Doğru bilgiyi bulabilme konusunda kaynaklarımızı iyi analiz etmeli, işin ya da konunun uzmanından bilgi almalı ve teyit etmeye çalışmalıyız.
Bunların yanı sıra, sorunun kaynağına inmek ve tespit etmek en can alıcı nokta olabilir. Bazen farkında bile olmadığımız bir problem hayatımızın her alanını etkiliyor olabilir. Bu sorunun çözümüne yönelip sonrasında seçimlerimize etkisini gözlemlemek daha faydalı olacak, karar alma sürecimizde de etkisini gösterecektir.
Kararlarınızı Etkileyen Faktörler Hakkında Şaşırtıcı Gerçekler
İnsan zihni oldukça karmaşık bir yapıda. Dolayısıyla kimi zamanlar kendi verdiğimiz kararlara bile dönüp baktığımızda şaşırdığımız, anlamlandıramadığımız zamanlar olmuştur. Ancak bu kararları etkileyen faktörlerin farkında olarak attığımız adımlar, daha kararlı bir hayat sürmemizi sağlayabilir. Zihinsel faktörler, iyi yönetildiği takdirde karar alma sürecinde yardımcı olabileceği gibi, aksi takdirde her şeyin daha fazla karışmasına da yol açabilir. Bu doğrultuda hedeflerimizi belirlerken kararlı ve ne yaptığını bilerek hareket etmek bize yardımcı olacaktır.
Gelişen ve değişen dünyamızda, teknolojik faktörler dahi karar verme sürecimizde önemli bir rol oynamaktadır. Seçenekler çoğaldıkça diğer ihtimalleri düşünmeye başladığımız için aklımız her bir seçenek için bir diğerinde kalacak ve sonuçtan daha az memnun olacağız. Bu da kararsızlığımızın artması ve toplam faydamızın düşmesiyle sonuçlanmış olacak.
Bütün bunların yanı sıra, felsefe literatüründe yerini almış bazı paradokslar vardır. Bunlardan birini örnekleyecek olursam, tren ikileminden biraz bahsetmek isterim. En basit haliyle, frenleri bozulmuş bir tren, kaçması mümkün olmayan beş kişinin üzerine doğru gitmektedir ve gidebileceği başka bir ray daha vardır. Ancak bu rayda da bir kişi vardır. Trenin ray değiştirebilmesi için bir tuş var ve bu tuşa basmak da sizin elinizde. Doğal senaryoda beş kişinin ölmesini mi tercih ederdiniz yoksa rayları değiştirerek bir kişinin ölümüne mi sebep olurdunuz? Her iki seçenekte de bu ne kadar etik bir davranış olurdu?
MIT’nin yaptığı geliştirilmiş etik ikilem deneyine göre, kültürel farklılıklar da kararlarda son derece önemli bir faktör. Moral machine isimli deneyde, farklı senaryolarda karar verme eğilimlerinize bakabilir, diğer insanların verdikleri kararları da gözlemleyebilirsiniz.
Bazen karar vermek oldukça zor olabilir. Bazı insanlar kararlardan kaçmayı seçer, bazıları ise Russell gibi, ‘En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir.’ diye düşünür. Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
İrem Türelik