Tam olarak Türkçe karşılığı deniz aşırı anlamına gelse de, finans sektöründe çok daha derin anlamlar taşır. Off-Shore, kişinin kendi ülkesinden başka bir ülkede, genellikle Bahamalar, British Virgin Adaları, Panama, Cayman Adaları gibi vergi oranları düşük ada ülkelerinde gerçekleştirdikleri ticari faaliyetlerdir. Bu faaliyetler artık adı vergi kaçakçılığı ve etik olmayan para aklamalarla adını duyurmuş olsa da yasaldır. Kimi zaman ailesinden veya hükümetten vergi kaçırmak isteyen insanlar da bu yönteme başvurmuştur.
Off-Shore bir de döviz olarak karşımıza çıkar ki buna en güzel örnek Çin’dir: On-Shore Yuan (CNY) ve Off-Shore Yuan (CNH). Biri yerli halkın kullandığı ulusal para birimi olan Renminbi’dir. Bu kelime, halkın parası anlamına gelmekte olup, Çin Merkez Bankası’nın sıkı denetimi ile belirlenir. Buna On-Shore Yuan denir. CNH kısmı ise tüm dünyada kullanılabilen, piyasada alınıp satılan yuandır.
Off-Shore Yöntemleri
Off-Shore Finans Merkezleri (OFC), IMF’nin tanımına göre , iç ekonomisinin büyüklüğü ve finansı ile uyuşmayan bir ölçekte, yurt dışında yerleşik kişilere finansal hizmetler sağlayan bir ülke veya yasal bölgelerdir. OFC’ler, düzenlemeleri ve saydamlıkları nedeniyle birbirlerinden farklılaşabilir.
Off-Shore İşletme, dışarıdan kaynak kullanımı olarak bilinir. Yurt dışında ucuz emek gücünden yararlanmak isteyen büyük firmalar, örneğin Apple, Microsoft gibi, çağrı merkezi ya da üretim amaçlı, ünlü kıyafet markaları gibi, kullanılır. Burada Off-Shore’un karlı, maliyet tasarrufu sağlayan masum yüzünü gördüğümüzü söylemek mümkün.
Off-Shore Yatırım, başta da söylediğimiz gibi yaşanan ülkeden başka bir ülkede yapılan yatırımları ifade eder. Kişiler adına da hesap açılabileceği gibi, çoğunlukla bu işlem şirketler adına hesaplar açılmasıyla bilinir. Sebebi genellikle yüksek vergi oranları ve yatırımın korunmasıdır. En büyük kazancı mahremiyete verilen önemdir.
Çok uluslu firmalar ödemelerini düzenlerken farklı para birimlerine ihtiyaç duyabiliyorlar. Off-Shore Bankacılık, burada devreye giriyor ve yabancı para biriminde hesapları olması işleri kolaylaştırıyor. Varlıklarını güvencede tutmak isteyen insanlar, yüksek faiz oranlarından ve düşük vergilerden yararlanabilecekleri vergi cennetlerine yönelmeyi tercih ediyorlar.
Paravan şirketler, işin biraz daha illegal kısmında söz konusu olan bu şirketler, çoğu zaman var olmazlar bile. Kağıt üstünde bir adresten ibaret olurlar ve bu sayede özellikle İngiltere’den birçok konut alımı bile yapılmıştır. Zaten gizliliğe önem verildiği için genellikle sorun da çıkarmazlar.
Off-Shore Avantajları ve Dezavantajları
Off-Shore paranın değer kaybetme riskini azaltırken, bazı büyüme avantajları sunar. Önemli ölçüde maliyet tasarrufu ve düzenlemelerdeki açıklar nedeniyle kimi zaman vergilerden de kaçmış olurlar. Off-Shore avantajlarından en önemlisi gizliliktir. Bir gün bütün belgeler bir şekilde sızdırılsa bile direkt olarak etkilenmek çok zor olacaktır. Çünkü paravan şirketler ve isim kullanmadan devredilen yetkiler ile her şey kapalı kapılar ardında yürütülür. Maalesef ki bu gizlilik, her zaman iyi amaçlarla kullanılmıyor. Vergi cennetleri, yolsuzluk, terör örgütleri finansmanı gibi yasa dışı işlerin de ana damarlarından biri haline geliyor.
Off-Shore, portföy çeşitlendirmesi ve yatırım risklerini azaltmak açısından avantajlar taşısa da, işi illegal boyuta taşımasıyla bilindiği için, ekstra denetime tabii olunmak kaçınılmazdır. Varlıklar, vatandaşı olunan ülkeye bildirilmediği takdirde, konu vergi kaçırmak suçuyla yargılanmaya kadar gidebilir. Aynı zamanda doğru uzman seçimi yapılmadığı takdirde ipin ucu kaçırılabilir ve bütün avantajlar dezavantaja dönüşmüş olur.
Off-Shore İle İlgili Yasal Düzenlemeler ve Sonuçlar
Özünde tamamen yasal bir uygulama olsa da, Pandora Belgeleri (Panama Belgeleri de denir.) ile ortaya çıkan illegal kısım, birçok tanınmış şarkıcı, aktör, iş insanı ve hatta siyasetçilerin de vergi kaçırmak için Off-Shore şirketler açtığını gösterdi. Mossack Fonseca isimli hukuk firması ve hizmet sağlayıcısının düzenlediği 11. 5 milyon belge sızdırılarak kimliği belirsiz bir kişi tarafından Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’na iletildi. ICIJ Direktörü Gerard Ryle, “Pandora Belgeleri diyoruz çünkü birçok gizli şeyin kutusunu açtığımızı düşünüyoruz.” diyor.
Yayınlandığı zaman bütün dünyada yankı uyandıran bu konuda yasal düzenlemeler denetimin artması ve vergilerin takibinin sıkılaştırılması şeklinde uygulamaya geçmiştir. Ülkemizde de Off-Shore mağduru pek çok insanın davalarında olumlu sonuçlar aldığını görebiliriz. İsviçre gibi ülkelerde ise gizlilik konusu ABD’nin baskısıyla azaltılmış durumda. Her ne kadar yasal olmayan kısmın önüne geçilmeye çalışılsa da, incelemeleri arttırmak dışında net bir yaptırımdan bahsetmek pek mümkün değil gibi görünüyor.
2017 tahminlerine göre Off-Shore hesaplarında 20 trilyon doların üzerinde varlık bulunuyordu. Bu rakamın büyüklüğünü karşılaştırabilmek için, aynı yılda ABD gayri safi milli hasılası 19.39 trilyon dolardı. Bazı ekonomistlere göre, bu kadar vergi kaçırılmasaydı 2008 dünya ekonomik krizi daha az hasarlı geçebilirdi.
2019’da, Panama belgeleri sızdırıldıktan 3 yıl sonra, sigorta dolandırıcılığı mağduriyeti yaşan bir kadının hikayesi altında Off-Shore konusunu ve belgelerin sızdırılması olaylarını belli kesimler açısından ele alan, The Laundromat filmi yayınlandı. Türkçesi çamaşırhane olan film başlığı da, kirli çamaşırların nasıl yıkandığı, para aklamanın nasıl örtbas edildiği konusunda oldukça güzel tespitlerde bulunuyor.
İrem Türelik